TÜTÜN EKSPERLERİ DERNEĞİ

Tekel’in Batmiş Vaziyette Oldugu İddiası Asılsız Ve Kamuoyunu Yanıltmayi Amaçlayan Bir Iddiadır

Tekel’in Batmiş Vaziyette Oldugu İddiası Asılsız Ve Kamuoyunu Yanıltmayi Amaçlayan Bir Iddiadır

TÜTÜN PLATFORMU BİLDİRİSİ

(Bildiri 18)

TEKEL’İN BATMIŞ VAZİYETTE OLDUĞU İDDİASI

ASILSIZ VE KAMUOYUNU YANILTMAYI AMAÇLAYAN BİR İDDİADIR

Tek Gıda İş Sendikası ile Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (Kamu İŞ) nin düzenlediği Seminerde konuşan Tekel Genel Müdürü Mehmet AKBAT:

“Tekel’in KİT olarak Vergi Şampiyonu ilan edilmesine rağmen, bu durum gerçekleri yansıtmadığını belirtti. Akbay, Tekelin toplam 656 Trilyon TL’lik alacağına karşılık, 760 Trilyon lira borcu bulunduğunu ve bunun 104 Trilyon açık anlamına geldiğini vurguladı.

Akbay gerçekte Tekel batmış vaziyette. Arkanızı Hazineye dayadığımız için bu görülmüyor. (Hürriyet 7 Eylül 1998)

Tekel Genel Müdürünün bu konuşması ertesi gün bir başka gazete manşetinde:

“Devi batırdılar, Türkiye’nin en karlı kuruluşu olan Tekel, siyasilerin oy için yaptığı baskılar sonucu, Destekleme adı altında işe yaramayan tütünleri alıp, çöplüklerde yakarak Trilyonlarca lira zarara itildi” şeklinde yer aldı. (Gözlem: Eylül 1998)

Devlet Bakanı Eyüp AŞIK:

“Tekel Genel Müdürünün, 100 Trilyon borcu var Tekel bitti, şeklindeki görüşüne katılmadığını ifade etti. 700 Trilyon lira cirosu olan bir kuruluşun. 100 Trilyon lira borcu bulunmasını normal karşıladığını kaydeden AŞIK, bunun daha çok tütün alımından kaynaklandığını” vurguladı. (Hürriyet 9 Eylül 1998)

Görüldüğü gibi Bakan, Genel Müdürün “Tekel Battı” iddiasını yalanlıyor.

Tekel’in 100 Trilyon lira borcu olduğu iddiasına itiraz etmiyor. Bu düzeyde bir borcu Tekel için normal karşılıyor.

Borcun tütün alımından kaynaklandığını belirtiyor. Hangi tütünlerin alımından kaynaklandığına ise temas etmiyor.

Halbuki, bu borç Tekel’in sigara üretmek amacıyla yaptığı tütün alımlarından değil, destekleme alımlarından kaynaklanmaktadır. Böyle olduğu için de aslında borcun sorumlusu, Tekel değil Hazine Müsteşarlığıdır. Bakan nedense bunları açıklamak gereğini duymuyor. Tekel’in bitmiş vaziyette olduğu, arkasını Hazineye dayadığı için bunun görülmediği iddiasının, gerçekle ilgisi yoktur.

Gerçeğin ne olduğunu Tekel Genel Müdürünün bilmemesi ise imkansızdır. Söyledikleri yanlış anlaşılmış veya tahrif edilmiş olabilir. O taktirde basında yer alan bu haberleri yalanlaması veya en azından düzeltmesi beklenirdi. Bügüne kadar bunu yapmadığına göre, söz konusu konuşmanın maalesef basında yer aldığı biçimde yapılmış olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Bu durum karşısında Tütün Platformu, gerçeğinde olduğunu kamuoyuna duyurmak amacıyla bu bildiriyi yayınlamak zorunda kalmıştır.

Konu hakkında doğru bir yargıya varabilmek için, her şeyden önce bazı kavramların iyi tanımlanması ve birbirine karıştırılmaması gerekir.

Tekel’in sigara üretimi ve satışı, bu kuruluşa yasalarla verilmiş aslı görevdir. Amacı kar etmek ve Devlete gelir sağlamaktır. Kar ve zararın sorumlusu Tekeldir.

Halbuki, tütün üreticilerinin korunması amacıyla Ekici Tütün Piyasalarında destekleme alımları yapmak Tekel’e yasalarla verilmiş aslı bir görev değildir. Her yıl yeniden çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnameleri ile Telel’e aslı yasal görevlerinin dışında verilen bir görevdir. Tekel’e verildiği gibi, başka bir kuruluşa da verilebilir. Geçmişte verildiğine olmuştur.

Desteklemenin amacı kar etmek değildir. Sonuçta nasıl olacak kar veya zarar da Tekel’e ait değildir. Sözünü ettiğimiz kararnameler, destekleme için mali kaynağın Hazine Müsteşarlığınca temin edilmesini, kar hasıl olursa bu Müsteşarlığa aktarılmasını zarar hasıl olursa aynı Müsteşarlık tarafından Tekel’e ödenmesini öngörmektedir.

Tekel’in bilançosu ve kar-zarar hesapları ayrı, desteklemenin bilançosu ve kar-zarar hesapları ayrıdır. Destekleme görevinin neden olduğu hiçbir ödeme Tekel hesabına geçirilmez ve Tekel zararı olarak yorumlanamaz.

Meselenin odak noktası buradadır.

Tekeli’in batmış vaziyette olduğu iddiası, bu hüküm sal mantığın ışığında irdelenirse, iddianın gerçekle hiçbir ilgisi olmadığı anlaşılmaktadır.

1998 Yılının birinci 6 Ay’ı sonunda Tekel’in Hazineye, Ekicilere, Firma ve Bankalara toplam borcu 756 Trilyon TL’dir.

Buna mü kabil destekleme hesabına alınan tütünler için Hazineden 621 Trilyon TL alacağı vardır.

Bu durumda Tekel’in 135 Trilyon TL. bakiye borcu var gibi görülmektedir. 

Durumu böyle değerlendirmek kesinlikle yanlıştır. Bu süre içersinde Tekel, Vergi ve Fonların tecili nedeniyle 139 Trilyon TL. gecikme zammı ödemiştir. Bundan söz edilmemektedir.

Halbuki, Tekel’in destekleme için yaptığı harcamalardan kaynaklanan 621 Trilyon TL. olacağı, bu harcamaların Kararname ile belirlenmiş gerçek mükellefi olan Hazine Müsteşarlığı tarafından yıl sonuna bırakılmadan sarf edildiği tarihlerde karşılanmış olsaydı, Tekel doğrudan mükellefi olduğu vergi ve fonların teciline istemek ve bu teciller için 139 Trilyon TL: gecikme zammını ödemek zorunda kalmayacak, 1998’in ilk altı ayı sonunda Tekel’in Hazineye hiç borcu olmayacaktı.

Açıkça görülüyor ki Genel Müdürün ettiği borcun müsebbibi de sorumlusu da Tekel değil Hazine Müsteşarlığıdır.

Gerçek durum budur ve Tekel Genel Müdürünün bunu bilmiyor olması mümkün değildir. Buna rağmen, Tekel’in batmış durumda olduğu, arkasını Hazineye dayadığı için bunun görülmediği iddiasını öne sürebilmesi, Tekel Sigara Fabrikalarının özelleştirilmesi ve çok uluslu şirketlere devri için, sürdürülen Kamuoyu oluşturma gayretlerinin yeni bir tezahürü olabilir.

Değil, Tekel gibi bir dev kuruluşun, ticari itibarı olan herhangi bir şirketin batmış olduğunu basında yer alacak şekilde ulu orta iddia etmenin bile yasal sorumluluğu vardır.

Bu iddianın sahibi, o kuruluşun basında olan kişi ise kuşkusuz ettik bir sorumluluk da söz konusudur.

Altı yıldır Yönetim Yatkısını taşıdığı kuruluşu, batmış duruma getirdiğini itiraf eden bir yönetici bu sorumluluklardan kurtulamaz.